Manş'ı 2 kere geçen en yaşlı Türk
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan 58 yaşındaki Alsaran, yüzme sporuna başlamasını ve bu alandaki başarılarını anlattı.
Yüzmenin yer çekimsiz bir ortamda yapıldığından dolayı en sağlıklı spor dallarından biri olduğunu dile getiren Alsaran, gençlik dönemlerinde triatlonla ilgilendiğini, geçirdiği sakatlık nedeniyle yüzmeye yöneldiğini kaydetti.
"Tekniğiniz kötüyse hızlanamazsınız"
Alsaran, başarıları sayesinde çevresindekilerin yüzmeye ilgisinin arttığını belirterek, "İlgi duyanlara bütçeleri ölçüsünde başlarken ders almalarını ve doğru teknikle yüzmelerini tavsiye ediyorum. İstediğiniz kadar güçlü olun ama tekniğiniz kötüyse hızlanamazsınız." diye konuştu.
Yüzmeye 32 yaşındayken Boğaziçi'ndeki yarışlara katılmak için başladığını aktaran Alsaran, şöyle devam etti: "Yıl 1993'tü. Bu yarışa 23 kez katılıp başarıyla tamamladım. Boğaziçi'ni başka yarışlar takip etti. Her seferinde yaş grubumda madalyayı az farklarla kaçırıyordum. Ben de bunun üzerinde ciddi antrenmanlar yapmaya başladım. Bu bahsettiğim dönemde 47 yaşımdaydım. Yaz kış, yılın 10 ayı düzenli antrenmanlarla kendimi çok geliştirdim ve madalyalar almaya başladım. Zamanla uzun mesafelerde yorulmadığımı ve yüzdükçe açılıp hızlandığımı gördüm. Anlayacağınız doğuştan gelen, benim de zamanla geliştirdiğim bir dayanıklılığa sahibim."
Alsaran, yüzmeye başladığında ve uzun yıllar kendisine belirlediği tek hedefin Boğaziçi yarışında madalya kazanmak olduğunu dile getirerek, bu amacına 2012'de ulaştığını ve yarışta ikinci olduğunu söyledi.
Aynı yıl Meis-Kaş arasında yüzdüğünü ve zamanla bunu 30 kilometreye kadar çıkardığını ifade eden Alsaran, "Bunu gören arkadaşlarım Manş'ı geçmem için beni motive etti. O yıl doğru dürüst hazırlanmadan Manş'ı geçip geldim. Sonrasında is kendime Oceans Seven (Okyanusun Yedilisi) hedefini koydum. Bunun bazı etaplarını tamamladım. 34 kilometrelik Manş'ı 2 kere geçen en yaşlı Türk benim. Bunun haricinde Cebelitarık Boğazı, Catalina Boğazı Manhattan Adası ve son olarak da 35 kilometrelik Kuzey Kanalı'nı geçen ilk Türk ve Müslüman yüzücü oldum. Manş, Catalina ve Manhattan yüzüşleriyle Trible Crown of Openwater (üçlü taç) ödülüne Vural Tandoğan ile ulaşan ilk Türkler olduk." dedi.
Önemli mesafeleri geçmeden önce hazırlık çalışmaları yaptığını aktaran Alsaran, haftada 3-4 gün 3-4 kilometrelik mesafelerde yüzdüğünü söyledi. Alsaran, kara antrenmanı yapmadığını, antrenörü de olmadığını dile getirerek, bütün hazırlık ve organizasyonlarla kendisinin ilgilendiğini anlattı.Ocean Seven'ın en zor ayağı Kuzey Kanalı'nı geçti
Alsaran, Kuzey Kanalı'nın Ocean Seven'ın en zor ayağı olduğunu belirterek, "Bu nedenle yüzücüler burayı en sona bırakıyorlar. Bense bu durumu önemsemedim. 4. ayak olarak burayı geçmeye niyetlendim. Geçen sene kaptan hatası yüzünden yüzme süresi çok uzadı, hava da kararınca beni zorla sudan çıkardılar. Ben de başka kaptanla bu sene bir daha denedim ve 13 saat 55 dakikada Kuzey Kanalı'nı geçerek başarılı oldum. Kuzey Kanalı'nı geçen ilk Türküm, ilk Müslümanım. Geçişi başaran 67. kişi ve en yaşlı erkeğim. Kuzey Kanalı'nın zorluğu soğuk ve deniz analarının ölümcül olmasından kaynaklanıyor. 12-14 derecelik soğuk suya dayanıklılığım da yine Allah vergisi ama ben nisan ayında havuzu bırakıp İstanbul'da denize girmeye başladım. Ortama, deniz analarına ve soğuk suya alışabilmek adına Kuzey İrlanda'ya iki hafta önceden gidip her gün denize girdim." diye konuştu.
Faaliyetlerinde herhangi bir kurumdan destek görmediğini dile getiren Alsaran, "Maalesef geçmişte çok arasam da kısmı sponsorlukların dışında maddi anlamda destek bulamadım ve ben de pes ettim. 2015'ten beri hiç sponsor aramıyor. Kendi işimi kendim hallediyorum. Eşim, oğullarım ve en yakın arkadaşlarım en büyük teşvikçilerim sağ olsunlar. Federasyonun madden ve manen bırakın desteğini takdirini bile görmedim."
Anahtar Kelimeler: