KÖLN

Yaradılışı itibariyle muhterem ve mükerrem yaratılan insanın izzet ve onurunun korunması dinin en önemli gayesidir. İnsanın izzet ve onuru ise Allah’a teslimiyetindedir. Zira Allah dışındaki her şey, fani olana bağımlı kıldığından insanı yoksullaştırır ve değersizleştirir.

Miraç, hem dünyevî arzulardan hem de hayatın sıkıntılarından kurtularak yücelmenin ancak Allah’a yönelmekle mümkün olduğunu gösterir. Tarihsel olarak Miraç’ın Hz. Peygamber ve O’na iman eden mü’minlerin büyük sıkıntı, yokluk ve ağır baskılarla sınanmalarından sonra gerçekleşmiş olması da buna işaret etmektedir.  Kur’an-ı Kerim bu hakikati “Bilin ki! Kalpler ancak Allah’ı anarak huzura erişebilir.” ayetiyle dile getirir. Beş vakit namazın bu gecede farz kılınmasının hikmeti de budur. Çünkü namaz Allah’a yönelerek özgürleşmenin ve huzur bulmanın en tabii yoludur. Zira dizginlenemez arzu ve istekler insanı hiçbir zaman aradığı gerçek huzura kavuşturamaz.

Arzu ve isteklerimiz gibi sıkıntılar da sonsuz değildir. “Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” ayeti umutsuzluk ve karamsarlığın ilahî takdirle bağdaşmayacak bir psikoloji olduğuna işaret eder. Dinî literatürümüzde “ye’s” olarak ifade edilen ümitsizlik, bir mü’minin sığınağı olamaz. Zira bu gece Allah’ın, tevbe edilmesi halinde bütün günahları bile bağışlayacağını müjdeler bize.

O halde kalplerimizin huzur ve sükûnu için geliniz, namazları miracımız kılarak Allah’a yönelelim. Belimizi büken günah yükünden af ve bağışlanma dileyerek kurtulalım. Kalplerimizi esir alan dünyevî arzu ve isteklerimize ilahî bir ölçü tayin edelim. Karşılaştığımız her türden sıkıntı ve meşakkate karşı metanetimizi koruyarak Yüce Rabbimize sığınıp bize yeni hayırlı kapılar açması için dua edelim.

Bu duygularla başta DİTİB ailesi olmak üzere, Almanya’da yaşayan bütün müslüman kardeşlerimizin ve alem-i İslam’ın Miraç Kandili’ni hayırlara vesile olması niyazı ile tebrik ediyorum.