Müslüman Gençlik - Barışçı Gelecek
Açılış Programına Türkiye ve Almanya’dan uzmanlar da katıldı. 2019 yılına kadar sürecek olan ve Federal Aile, Yaşlılar, Kadın ve Gençlik Bakanlığı tarafından desteklenen proje, Kuzey Ren Vestfalya eyaleti başta olmak üzere Almanya’nın altı eyaletinde uygulanacaktır.
Projeyi tanıtan DİTİB-Kadın, Aile, Gençlik ve Sosyal Hizmetler Müdürü Ayten Kılıçarslan, projenin gerçekleşmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek proje hakında kısaca bilgi verdi. Kılıçarslan, projenin gayesinin, gençleri sahip oldukları değerler sistemi hakkında bilinçlendirerek kimliklerini güçlendirmek, kedilerini daha iyi ifade edebilmelerini sağlamak, aidiyet ve demokrasi bilincini geliştirerek radikal akımlara karşı dirençlerini artırmak ve toplumsal barışa katkı sağlamak, şeklinde özetledi.
“İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” hadisi şerifi ile konuşmasına başlayan DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu, DİTİB camiasının son aylarda mültecilere yönelik özel gayretler içinde olduğunu anlatarak, „DİTİB camilerimizde verdiğimiz din hizmetini bütün Müslümanların faydasına olacak şekilde düzenleyebilmek için çalışıyoruz. Cami ve diğer derneklerimizin yaptığı hizmetlerin hangi din ve kökenden olursa olsun herkese açık olması ve daha fazla insanın bu hizmetlerden faydalanması ana prensibimizdir.“ dedi.
“Müslüman Gençlik - Barışçı Gelecek” projesi ile de insanlığın hayrına olacak işlere bir yenisini eklemek çabasında olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu: „Bu proje ile daha fazla genç kardeşimize ulaşmayı ve cami gençliğimizi daha da güçlendirerek her türlü zararlı akıma karşı daha dirençli hale getirmeyi hedefliyoruz. Sahip olduğumuz değerler bize, yaratılanı Allah için karşılıksız sevmeyi, insanlara ve çevremize karşı adaletli davranmayı, komşuluk haklarını gözetmeyi, farklı fikirlere ve dünya görüşlerine saygılı olmayı, yaşatmayı ve incitmemeyi emrediyor.
Gençlerimizi radikal eğilim ve yaklaşımlara, tutum ve davranışlara karşı bilgilendirmek ve bilinçlendirmek, evrensel insan temel hak ve özgürlüklerini, birlikte yaşama ahlakı ve hukukunu öğreterek yetiştirmek, hem insani hem de toplumsal görevimizdir. Ortak geleceğimizi tehdit eden önyargılara, korkulara ve toplumsal kutuplaşmalara karşı yapılabilecek en etkili çalışma, toplumu her alanda aydınlatmaktır.
Müslüman gençliği temsil edenler ve temsil edecek olanlar, yaptığınız çalışmalarla, gösterdiğiniz gayretlerle, örnek oluşunuzla, duruşunuzla sizlersiniz. Müslüman gençlik dediğimizde medyanın da, politikanın da, kamuoyunun da aklına gelmesi gerekenler, bu salondaki gençler ve bu salondaki gençlerin temsil ettiği kitlelerdir.“ dedi.
Açılış konuşmalarından sonra gerçekleştirilen programın birinci bölümünde Türkiye'den gelen uzmanlar bilhassa İslam inanç ve ameli mezheplerin tarihi ile dini olma iddiasındaki hareketlerin dini arkaplanlarını ele aldılar.
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cenksu Üçer sunumunda mezheplerin oluşumuna değindi. Mezheplerin Müslümanların her zaman ve mekana göre farklı ihtiyaçlarının olabileceğini ve mezheplerin Müslümanların günlük hayatta karşılaştıkları ihtiyaçtan ortaya çıktığını anlattı.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Avcu da konuşmasında ‚Ehl-i Sünnetin iman anlayışı radikelleşmeyi tetikler mi?‘ konusunda bir sunum gerçekleştirdi.
İstanbul Şehir Üniversitesi’ İslami İlimler Fakültesi dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara ise katılımcıları, günümüzde terör yöntemlerini kullanan dini oluşumların tarihsel, sosyal ve psikolojik profili hakkında bilgilendirdi ve dünyadaki müslümanların ülkelerinde yaşanan çatışmaların ve emperyal baskıların bu psikolojiyi önemli ölçüde etkilediğini açıkladı.
Programın birinci kısmı, DİTİB Genel Sekreteri Dr. Bekir Alboğa’nın yönettiği soru faslı ile son buldu.
Programın ikinci bölümünde ise Almanya'daki radikalleşme süreçleri ve nedenleri ortaya konuldu. Duisburg-Essen Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacı-Halil Uslucan sunumunda din motifli şiddetin psikolojik boyutlarını dile getirdi. Şiddet eğilimlerinin sebebinin sanıldığının aksine din değil, cinsiyet ve sosyalleşme olduğunu vurguladı.
Arkasından Goethe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bekim Agai ve Bacem Dziri konuşmalarında İslami gençlik çalışmalarının radikalizm, iftira, sosyal medya ve popüler gençlik kültürü karşısındaki zorluklarını açıkladılar. Oluşan protest kültürünün gençleri nasıl etkilediğini örnekleri ile sundular.
Son olarak Köln Emniyet Müdürlüğünde Başkomiser olan Emine Tayfur, Almanya'da radikalleşen gençlerin profilleri ve radikalleşmenin sonuçları hakkında katılımcılara bilgi verdi.
DİTİB Eğitim, Araştırma ve Yayın Hizmetleri Müdürü Taner Yüksel‘in yönettiği ikinci soru faslına da gençlerin ilgisi yoğundu.
Anahtar Kelimeler: